Sex Hikayeleri

3 ay önce - Admin Ekledi - 4737 Kez Okundu

Kaynanamla Önce Sanaldan Sonra Analdan – Ensest Hikaye

Kaynanamla Önce Sanaldan Sonra Analdan – Ensest Hikaye

Merhaba, adım Orhan. Sakarya’nın merkez ilçesi olan Adapazarı’nda yaşıyorum. 29 yaşında ve evliyim. EÅŸim Arzu 21 yaşında, kendisiyle 4 yıl önce görücü usulüyle evlendim. Biri 3 diÄŸeri 1 yaşında iki kızım var. Kendime ait iÅŸyerimde ikinci el eÅŸya satışı yapıyorum.

Evlendikten kısa süre sonra insanın sadece eşi ile değil aynı zamanda ailesi ile de evlendiğini öğrendim. Kayınpederim aksi ve geçimsiz biriydi. En başta karısına ve iki çocuğuna ardından bana da olur olmadık zamanlarda sataşıyordu. Geçmişinde içkiye çok para harcamış bunun neticesinde geçim sıkıntısı yaşamaya başlamıştı. Zaman zaman benden para ister, aldıklarını da ya geç öder yada hiç ödemezdi. Ama haftada birkaç akşam eve sarhoş gelmeye de devam ederdi. Kayınvalideme hayatı zindan ediyor, onu ara sıra dövüyordu.

Kayınvalidem dayak yediÄŸi yada iyice bunaldığı zamanlarda kaçıp bize gelirdi. Ona, “Anne bırak bu adamı, boÅŸan, gel burada bizimle yaÅŸa!” desem de beni dinlemez gene evinin yolunun tutardı. EÅŸim evlenerek babasından kurtulmuÅŸtu. EÅŸimden 3 yaÅŸ büyük olan kayınbiraderim iki yıllık bir bölümü sonra da açık öğretimi bitirmiÅŸti ve KPSS ile bir yerlere girebilmek için çabalıyor, o da kendini babasından kurtarmaya çalışıyordu.

Ancak bütün bu sıkıntılar birkaç ay önce kayınbabam ölünce sona erdi. Uzun seneler içki içmenin sonucunda vücudu iflas etmişti. Hastalandı, bir süre hastanede yattı ama kurtulamadı. Kayınvalidem ilk günlerde kocasının ölümünden dolayı çok ağladı, üzüldü. Kötü de olsa 25 yıllık kocasıydı sonuçta. Ancak günler geçtikçe üzüntüsü de gitgide azaldı ve kırkı çıktıktan sonra nerdeyse kayboldu, hatta kocasının ölümüne sevinir bile olmuştu.

Kayınbiraderim önce babasının ölümü sonra da KPSS’den umudunu kestiÄŸi için askerliÄŸini aradan çıkarmaya karar verdi. Sonunda o da askere gidince kayınvalidem evinde tek kaldı.

Kayınbiraderim askere gittikten bir hafta on gün sonraydı. Bir akÅŸam evde Facebook’a girmiÅŸtim. EÅŸim bütün gün çocuklarla uÄŸraÅŸtığı için yorulmuÅŸ ve erkenden yatmıştı. Saat 23:00’e geliyordu. Kayınvalidem Solmaz’ı online gördüm. Ona askere giden oÄŸluyla görüşebilmesi için Facebook hesabını birkaç gün önce ben almıştım. Nasıl kullanacağını da kısaca göstermiÅŸtim. Bu saatte Facebook’da ne iÅŸi olduÄŸunu merak ettim.

Ona, “Anne hayırdır, ne yapıyorsun?” diye yazdım. Bana Kader adında bir arkadaşı ile yazıştığını, Kader’in çocukluk arkadaşı olduÄŸunu, yıllardır birbirlerini görmediklerini, İstanbul’da yaÅŸadığını yazdı. “İyi tamam!” diyerek yazıp gönderdim. Sonra kendi arkadaÅŸlarımla yazıştım, sayfalarda gezindim. Aradan yarım saat geçmiÅŸti, bana, “Nasılsın?” diye yazdı. “İyiyim, sen nasılsın?” diye yazdım karşılık olarak.

“İyiyim, iyi ki bunu bana almışsın, arkadaÅŸlarımı arayıp buluyorum…” diye yazdı. Kayınvalidem Facebook’u çok sevmiÅŸ, bunun için teÅŸekkür ediyordu. Askerdeki oÄŸluyla görüşebilmesi için aldığım Facebook hesabıyla arkadaÅŸlarını arayıp buluyordu. Havadan sudan konuÅŸmaya daha doÄŸrusu yazışmaya baÅŸladık. EÅŸimi ve çocukları sordu, uyuduklarını yazdım. Konudan konuya atlıyorduk. Kayınvalidem ilkokul mezunuydu, bilgisayarla da daha yeni tanışmıştı. Ama çok kısa sürede kapmış, sevmiÅŸti.

Yazışmamız ilerlerken konu kayınbabama geldi her nasılsa. Ona, “Kusura bakma ama kayınbabamın ölmesi iyi oldu, ben hiç üzülmüyorum, en baÅŸta senin hayatını mahvetti!” diye yazdım. “DoÄŸru söylüyorsun!” diye yazdı cevap olarak. Uzun yıllardır çektiÄŸi çileler kocasının ölümüyle bitmiÅŸti. “Bundan sonra senin zamanın artık, keyfince gez eÄŸlen. Bu hayata insan bir kere geliyor, ne zaman istersen bizim yazlığa gideriz!” diye yazdığımda, “İnÅŸallah oÄŸlum!” diyerek cevap gönderdi.

Kendi ailemin Karasu’da yazlığı vardı. 2 katlı bir villaydı. Ben, babam ve eniÅŸtem ortak almıştık. Ne zaman müsait olsam eÅŸim ve çocuklarımla giderdim. Yazın ise eÅŸim ve çocuklar devamlı orada annemin babamın yanında olurdu. Kayınvalidemi de kaç defa davet etmiÅŸtim, ama her seferinde kayınbabam karşı çıkmış karısını göndermemiÅŸti. Çocuklarımız doÄŸduÄŸunda eÅŸime yardımcı olmak için gelip kalırdı, ama o zamanlarda bile kayınbabam aÄŸzından burnundan getirirdi kadının.

Kayınbiraderimin laptopundan giriyordu Facebook’a. Ona, “Kamera açsana!” diye yazdım. Nasıl yapılacağını da göstermiÅŸtim, ama beceremediÄŸini yazdı. Gene tek tek yazdım, ama, “Ben anlamıyorum oÄŸlum, yarın sen gelip yaparsın!” diye cevap yazdı.

Sohbetimiz bittiÄŸinde saat 01:00’e geliyordu. Kayınvalidem alışık olmadığından klavyede yazı yazmakta zorlanıyordu, bu yüzden de sohbetimiz çok uzun sürmüştü. Sabah eÅŸime akÅŸam annesiyle Facebook’da sohbet ettiÄŸimi söylediÄŸimde ÅŸaşırdı, ama sonra, “Onun adına çok sevindim, kadın senelerce neler çekti!” dedi.

O gün iÅŸten çıktıktan sonra kayınvalidemi aradım. “Anne müsaitsen gelip ÅŸu kamera iÅŸini halledeyim?” dedim. “Müsaidim oÄŸlum, ne zaman istersen gel!” deyince evine gittim. Kapıyı açınca içeri geçtim. Kayınbabamın ölmesi ile birlikte kayınvalidem rahata kavuÅŸmuÅŸtu ve bu rahatlık onun davranışlarına ve giyimine de yansımıştı.

Her ne kadar kayınvalidem olup ona anne diyor olsam da gerçekte benden sadece 13 yaş büyüktü, 42 yaşındaydı. O da eşim gibi 17 yaşında evlenmiş ve 18 yaşında anne olmuştu. Yıllarca kocasının kahrını çekmiş olsa da halen genç ve güzel bir kadındı. Eşim güzelliğini annesinden almıştı. Eşimle anne kız değil abla kardeş zannedildiklerine pek çok kez şahit olmuştum.

Tesettürlü, kapalı giyinmeye dikkat eden ve yanımda başını açmayan dindar bir kadındı. Her zaman koyu renkli uzun ve bol pardesüler giyer, başını büyük türbanlarla bağlardı. Bu haliyle olduğundan daha yaşlı gösterirdi.

Kocasının son zamanlarındaysa etek yerine kot pantolonlar, pardesüler yerine uzun gömlekler ve tunikler giymeye başlamış, güneş gözlüğü takar olmuştu. Bu değişiminde karımın büyük payı vardı. Ona karşı başka türlü duygular beslemeye de ilk o zamanlar başlamıştım. Değişen görüntüsü duygularımın da değişmesine sebep olmuştu. Ama yine de şimdi karşımda alışık olduğum gibi değil başka bir haldeydi.

Solmaz anne saçlarını bir tokayla arkadan topuz yapmış ve küçük bir eÅŸarpla üstten baÄŸlamıştı. Uzun, kumral saçlarını ilk kez görüyordum. Üstünde gri renkli bir eÅŸofman takımı vardı. Her zaman kapalı ve bol giyinen kadın ÅŸimdi vücut hatlarını belli eden bir kıyafet giymiÅŸti. EÅŸimden biraz daha kısa yaklaşık 1.70 boyunda ve hafif balıketiydi. Saçları gibi teni de kumraldı. Büyük kahverengi gözleri, kalın siyah kaÅŸları haricinde Sibel Can’ın kopyası gibiydi.

Gri tişörtünün üstü vücuduna tam oturmuştu, ne eksik ne fazlaydı, ama bu durum memelerini belli etmeye yetmişti. Memelerinin bu kadar büyük olduklarını hiç bilmezdim. İçine sutyen giymemiş gibiydi, çünkü meme uçları eşofmanın altında belli oluyordu. Ayağıma terlik vermek için eğildiğinde ise eşofmanın altındaki dolgun götünü ve külotunun izini gördüm.

“Kusura bakma oÄŸlum, ev hali!” dedi gülümseyerek. “Anne ben yabancı mıyım Allah aÅŸkına!” dedim ama bu görüntüsünün yabancısı olduÄŸum kesindi. “Geç içeri oÄŸlum!” diyerek içeri davet etti. Kayınbabam varken tek başıma hiç gelmediÄŸim bu evde ÅŸimdi kayınvalidem ile tektim.

Laptop salondaki büyük masanın üzerindeydi. Ona, “Gel bak, şöyle yapacaksın…” diyerek yanıma oturmasını ve beni izlemesini söyledim. Sandalye çekip oturdu. Ben gösterip anlatırken dikkatle izliyor, anlamak için sorular soruyordu. Kamera haricinde bilgisayarda bilmediÄŸi, öğrenmek istediÄŸi ÅŸeyleri de sordu, hepsini anlayacağı ÅŸekilde anlattım.

En sonunda, “Anladın mı, göster bakalım bana!” dedim ve laptopu önüne ittim. Heyecandan titreyen parmakları mouse ve klavye üzerinde gezinirken yanlış yaptığında müdahale ettim ama bu sırada elim de eline deÄŸiyordu doÄŸal olarak. Solmaz anne ilk anda çekinir gibi olup elini çekmeye çalıştı ama sonra bıraktı.

Mouse tutan elinin üstüne koydum elimi ve ekranda yaptıklarımı izlemesini istedim. O an içimde bir şeylerin kıpırdadığını fark ettim. Elini tuttuğum öz kaynanamdı ama erkeklik duygularımın kabarmasına neden olmuştu. Benden sadece 13 yaş büyüktü. Belki de onca zaman kayınbabamın karısını benden uzak tutmasının sebebi buydu, aramızdaki bu küçük sayılabilecek yaş farkıydı. Ona karşı içimde farklı duygular oluşabileceğini düşünmüştü kayınbabam. Ve şimdi haklı olduğu ortaya çıkmıştı.

Sonunda Solmaz anne gösterdiklerimi kendi başına yapar hale geldi. “SaÄŸ ol oÄŸlum, bundan sonra kendim yaparım İnÅŸallah…” dedi titreyen sesiyle. İlginç ÅŸekilde onun da benim gibi olduÄŸunu fark ettim. Benim gibi o da utanmış, yüzü pembeleÅŸmiÅŸti.

“Bundan sonra Tufan’la görüşürken kamera açarsın, o ÅŸekilde birbirinizi görürsünüz!” dedim. Tufan kayınbiraderimdi. “İnÅŸallah, oÄŸlumun yüzünü özledim zaten!” dedi duygulanarak. “Yemin törenine beraber gideriz!” dediÄŸimde daha da duygulandı. Çıkarken, “Yemek ye öyle git oÄŸlum, nereye hemen?” dedi. “Arzu bekler, ona söylemedim buraya geleceÄŸimi…” dediÄŸimde biraz ÅŸaşırır gibi oldu. “Söylemedin mi ona?” diye sordu. “Yok, söylemedim!” dedim yine. “İyi, sen bilirsin…” dedi sözlerime karşılık, kalmam için ısrar etmedi.

Çıktım, daha doğrusu kendimi dışarı zor attım. Hislerimden dolayı çok utandım, hatta ablamın kocası anneme karşı böyle şeyler hissetse bunun ne kadar iğrenç olacağını getirdim aklıma. Ama kendime engel olamadığım da gerçekti.

EÅŸime annesinin yanından geldiÄŸimi söylemedim. O akÅŸam eÅŸim yatak odasına geçti ve annesi ile telefonda uzun uzadıya konuÅŸup dedikodu yaptı. Yanıma geldiÄŸinde, “Annem kamera açmasını öğrenmiÅŸ!” dedi gülerek. Benim öğrettiÄŸimi söylemiÅŸtir diye düşündüm ama eÅŸim bundan bahsetmedi. “Nerden öğrenmiÅŸ?” diye sordum büyük bir merakla. EÅŸim, “Ne bileyim, öğrenmiÅŸtir bir yerlerden…” diyerek üstünde durmadı.

Çocuklar eşimi çok yoruyordu, bu nedenle son zamanlarda cinsel hayatımız eski hareketliliğini kaybetmişti. Eşim Arzu 1.75 boyunda ve 55 kiloydu. O da annesi gibi kumral tenli ve saçlıydı. Türbanlı olmasına rağmen her zaman şık ve güzel giyinmeye çalışır, makyaj yapmaktan çekinmezdi. İki çocuk doğurmuş olmasına rağmen vücudu deforme olmamıştı. Onu güzel görmek beni çok mutlu ederdi. Büyük bir aşkla birbirimize bağlıydık.

O gece çocuklar uyuduktan sonra sarıldım karıma. Çok uykusunun olduÄŸunu söyledi, ama, “Hadi kız, kaç zaman oldu, ne uykusuymuÅŸ bu?” dediÄŸimde daha fazla direnmedi. Çocuklar hemen yatağın yanındaki beÅŸiklerinde yatıyordu. Küçük bir gece lambası koridordaki prize takılı halde yanıyor ve yatak odasının aralık kapısından içeriyi loÅŸ bir ÅŸekilde aydınlatıyordu.

Arzu üzerindeki ince pijamalarını çıkartırken ben de soyunup çıplak kaldım. Diri ve içleri sütle dolu dolgun memelerine yumuldum hemen. Küçük kızımız meme emiyordu halen. O da saçlarımı çekiyor, okÅŸuyordu. Ellerim kalçalarında geziniyor, bana iki çocuk veren taze amını avuçluyordum. Ancak ben ne kadar istekliysem de Arzu gönülsüz davranıyordu. Bundan hoÅŸlanmadığımı söylediÄŸimde, “Orhan çok yoruluyorum bütün gün, çocuklar çok yoruyor beni, canım çıkıyor. Sen bütün gün iÅŸtesin bilmiyorsun benim çektiklerimi…” diye serzeniÅŸte bulundu.

Her ne kadar böyle söylese de ikinci çocuğumuzu erkenden yapmayı o istemişti. Ben birkaç yıl daha bekleyelim demiş ama söz dinletememiştim. Yapacak bir şeyim olmadığında da onu damızlık bir boğa gibi sikmiştim. Kadınlar çocuk yapma istekleri depreştiğinde kocalarını bir erkek olarak değil de damızlık bir hayvan gibi görme eğiliminde olurlardı.

Üstümüzdeki yorganı ittim yatağın ucuna doÄŸru, çıplak yatan karımın vücudunu okÅŸadım, öpüp yaladım bir süre daha. Ama ne yaparsam yapayım Arzu isteksizliÄŸini sürdürüyordu. Ancak Arzu’nun gönülsüz tavrına inat yarağım kalkmıştı. “Bacaklarını aç!” dediÄŸimde iki yana ayırdı iyice.

Gardırop çekmecesinde prezervatif kutusu vardı. Üçüncü kez hamile kalmaması için bu şekilde korunuyorduk. Kutudan bir tane alıp yarağıma taktım hemen. Karşılıklı zevk diye geçen tırtıklı bir kondomdu bu. Bacaklarının arasında yerimi aldım, yarağımı sıvazlayıp amının üzerine sürttüm. Sonra da yavaşça bastırdım amına. Yarağım dibine kadar girmişti karımın amcığına.

Bir süre o halde bekledikten sonra ağır ağır amında çalışmaya baÅŸladım. Arzu bu kez istediÄŸim gibi karşılık vermeye baÅŸlamıştı. Elleri sırtımda, saçlarımda geziniyor, boynumu ve yanaklarımı öpüyordu. Karımın karşılık vermesinin keyfiyle daha güçlü abanmaya baÅŸladım, ama komÅŸuların bizi duyabileceÄŸi endiÅŸesi ile kendime hakim oluyordum. Oysa Karasu’daki villamızda komÅŸular duyar diye bir sıkıntımız yoktu. Orada Arzu ile at gibi sikiÅŸiyorduk hatta ikinci çocuÄŸumuzun temellerini de orada atmıştık. Ama orada sadece biz deÄŸil ablamla eniÅŸtemin ve hatta annemle babamın bile aynı bizim gibi sikiÅŸtiklerine kulak misafiri olmuÅŸtum. Oranın sikiÅŸ konusunda bir tılsımı vardı.

Arzu uzun bacaklarını belime doladı önce, beni kolları ile sıkıca kendine bastırıyordu. Ardından bacaklarını havaya kaldırıp iki yana pergel gibi açtığında daha güçlü pompalamaya baÅŸladım. Yarak darbelerimle birlikte Arzu’nun sütle dolup taÅŸan, uçları koyu pembe etli memeleri sallanıp duruyordu.

Yatağın gıcırtısı ve kasıklarımızın çarpışmasının çıkardığı ‘Åžak ÅŸak ÅŸak!’ sesleri sonucu küçük kızımız uyanır gibi olup sesler çıkarınca Arzu sol eliyle beÅŸiÄŸe uzanıp sallamaya baÅŸladı. Ben de havada duran bacaklarını tutup omuzlarıma attım. Bir süre daha pompalarken büyük bir zevkle boÅŸaldım. Büyük bir keyif almıştım.

Amından çıkıp tuvalete geçtim, prezervatifi çıkarıp attım klozete. ÇiÅŸimi yaptıktan sonra yatak odasına döndüm. Arzu giyinmiÅŸ ve fısıltılı bir sesle, “HiÅŸÅŸÅŸÅŸ, hiÅŸÅŸÅŸÅŸ…” diyerek uyanır gibi olan küçük kızın beÅŸiÄŸini sallıyordu. Bana sessiz olmamı iÅŸaret etti. Az önce benimle sikiÅŸen kadın gitmiÅŸ yerine müşfik bir anne gelmiÅŸti. Üstümü giyinip salonun balkonuna çıktım.

Sıcak gündüze inat serin bir geceydi. Bir sigara yaktım, birkaç nefes çektim ama sıkıldım. Yatak odasında Arzu halen kızı yatırmaya çalışıyordu. Bana yine sessiz olmamı belirten bir iÅŸaret yapınca ben de bilgisayarın olduÄŸu arka odaya geçip kapıyı kapadım. Uykum kaçmıştı, bilgisayarı açıp Facebook’a girdim.

Saat 00:30’a geliyordu, ama kayınvalidemi online görünce ÅŸaşırdım. Kadın her akÅŸam Facebook’a girmeye baÅŸlamıştı. “Anne ne yapıyorsun bu saatte?” diye yazdım. Bir süre cevap vermedi yazdığıma. Ama sonra, “Kader’le kamera açtık, konuÅŸuyoruz…” diye yazdı. Kadın birden internet canavarı olup çıkmıştı.

15-20 dakika gezindim, online olan arkadaÅŸlarla yazıştım. Derken kayınvalidemden kameralı arama isteÄŸi geldi, tıklayıp açtım. Mikrofonlu kulaklığı taktım, “Orhan nasılsın?” diyen sevinçli sesi kulaklarımı tırmaladı önce. Ses ayarlarını yaptım. “Sen nasılsın, ne yapıyorsun bu saatte?” dedim. “Kader’le konuÅŸtum uzun uzun. Allah senden razı olsun, iyi ki yaptın ÅŸu kamera iÅŸini, çok saÄŸ ol!” dedi keyifle.

Laptopun kamerası üst gövdesini ve başını çekiyordu. Saçlarını ÅŸimdi tamamen açmıştı, eÅŸarp yoktu. Aynı gri eÅŸofmanı da üzerindeydi. “Kim bu Kader, nerden buldun?” dediÄŸimde ilkokuldan ve mahalleden arkadaşı olduÄŸunu, 1999’daki büyük depremden sonra İstanbul’a taşındığını ve o günden beri görüşmediklerini söyledi. Uzun zaman sonra yakın bir arkadaşını bulmuÅŸ olmanın sevincini yaşıyordu.

“Arzu nerde?” deyince, “Yatıyor, bizim küçük yaramazları uyutmakla meÅŸgul!” dedim. “Yarın size gelirim, torunlarımı çok özledim!” dedi. “İstediÄŸin zaman gel. Burası senin evin. Artık kayınbabam da yok. İstediÄŸin kadar kal. Öyle misafirliÄŸe gelir gibi kalma!” dediÄŸimde, “Bakarım!” dedi gülümseyerek.

“Karasu’ya ne zaman gideceksiniz?” diye sordu. “Bilmiyorum, ama sen gitmek istiyorsan götürürüm!” dedim. “Nasıl orası, güzel mi?” deyince, “Fena deÄŸil, güzeldir!” dedim. “Denize giriliyor mu, plajı var mı?” deyince, “Var, gelince beraber gideriz!” dedim. Kadın en basit imkanlardan kocası nedeniyle faydalanamamıştı. Hayatında hiç denize gitmediÄŸini, girmediÄŸini biliyordum.

Gülerek, “Ben yüzme bilmiyorum!” deyince, “Ben öğretirim korkma!” dedim. Gene gülünce, “Arzu’ya öğrettim, sana da öğretirim, çok kolay!” dedim. Gerçekten de eÅŸime yüzmeyi öğretmiÅŸtim. Onun annesi gibi hayatın zevklerinden mahrum kalmasını istemiyordum. Türbanlı, kapalı bir kadın olsa da denize girmesinde sakınca görmüyordum. Aynı ÅŸekilde o da ilk zamanlardaki çekingenliÄŸini atmış ve haÅŸema denilen mayosuyla denize girmekten çekinmez olmuÅŸtu.

Karasu’daki ev ile ilgili sorular sordu. Kaç odası var, banyosu, mutfağı vs bir sürü soru sordu, tek tek cevapladım. Aslında Arzu’nun ona evle ilgili bilgiler verdiÄŸini ve orada çekilmiÅŸ resimlerimizi gösterdiÄŸini biliyordum ama yine de soruyordu.

“Gideriz beraber, gündüz denize girer akÅŸam da balkonda mangal yaparız!” dediÄŸimde gülerek, “Benim mayom yok ki denize gireyim!” dedi. Kayınvalidemle muhabbeti ilerletmiÅŸtim, hiç çekinmeden, “Ben alırım sana!” dedim. Kameranın karşısında yüzünün ciddileÅŸtiÄŸini, ters bir ÅŸeyler söyleyeceÄŸini sandım ama öyle olmadı.

“Senin de anlamadığın konu yok!” dedi laptopa biraz daha yaklaÅŸarak. Bu haldeyken kamera sadece göğsünü çekiyordu, “Kamerayı kaldır biraz yukarı, ekranı geriye it!” dedim. DediÄŸimi yapınca yüzü ekranda daha net ve büyük göründü. “Bana almana gerek yok, ben Arzu’nunkini giyerim!” dediÄŸinde, “Olmaz öyle. Mayo dediÄŸin iç çamaşırı gibidir. Sen kızının iç çamaşırını mı giymek istiyorsun?” dedim. Kayınvalidemin buna cevabı gülmek oldu.

“Ben alırım sana, güzel bir tane seçerim. Nasıl bir ÅŸey istersin peki? Böyle Arzu’nunki gibi haÅŸema mı, düz kapalı mı, yoksa bikini mi?” dedim kahkaha atmamak için kendimi tutarak. Kayınvalidem bu konuÅŸmalar karşısında ciddileÅŸmek yada konuÅŸmayı kesmek şöyle dursun daha da içine girmeye çalışıyordu. “Bikini bana olur mu?” dedi gülerek. “Çok güzel olur. Çok güzel kadınsın. Hiç falson yok. Senin yaşındaki baÅŸka kadınların her yeri sarkıyor ama senin MaÅŸallahın var!” dediÄŸimde, “Öyle mi?” dedi kahkahayla.

“Valla öyle!” dedim iÅŸi ilerleterek. Bir süre saÄŸ eli çenesinde kaldı. Sonra, “Kader 110 kilo olmuÅŸ!” dedi. “Yuh, o neymiÅŸ öyle?” dediÄŸimde, “Kocası beÄŸenmiyormuÅŸ onu!” diye devam etti. “110 kilo kadını kim ne yapsın?” dedim.

Saat artık 01:00’i geçiyordu. “Ben sana güzel bir bikini alırım, hatta hemen yarın bakarım internetten. Sen bana ölçülerini ver yeterli!” dedim. “Allah iyiliÄŸini versin!” dedi gülerek. “Ben aslında tahmin ediyorum, ama gene de ölçü versen daha iyi olur!” dedim. “NeymiÅŸ benim ölçülerim merak ettim?” dedi.

Karşımda konuÅŸtuÄŸum karımın öz annesiydi, ben de onun kızının kocasıydım. Ama konuÅŸmanın içeriÄŸi birbirlerine kur yapan bir kadınla erkeÄŸinkinden farksızdı. “Valla, ne desem. Göğüs 105 veya 110, bel 90 veya 95, kalça da 110 falan herhalde?” dediÄŸimde kameranın karşısında katıla katıla güldü.

Sonra da, “110, 90 ve 115. Çok yaklaÅŸtın, bakıyorum beni iyi incelemiÅŸsin!” dedi. “Öyle, karşıma geçen kadının hemen ölçülerini çıkarırım terzi gibi!” dedim. “Kızım çapkın olduÄŸunu söylemiÅŸti, ama bu kadar olduÄŸunu bilmiyordum!” dediÄŸinde, “Arzu beni sana mı ÅŸikayet ediyor?” dedim alınmış gibi.

“Yok be ÅŸikayet deÄŸil, aksine çok seviyor kızım seni. İyi ki seninle evlenmiÅŸ, ben de öyle düşünüyorum zaten. İyi ki evlenmiÅŸ seninle!” dedi. Sonrasında bu muhabbeti kapatıp askerdeki kayınbiraderle ilgili konuÅŸtuk. Bilgisayarı kapadığımda saat 01:30 olmuÅŸtu.

Yatak odasına döndüğümde Arzu uykuya dalmıştı. Fısıltıyla, uykusunda konuÅŸur gibi, “Kiminle konuÅŸuyordun gece gece?” dediÄŸinde, “Hiç, bizim arkadaÅŸlardan biriyle!” dedim.

Oysa konuÅŸtuÄŸumun annesi olduÄŸundan habersizdi…

Hikaye hakkında görüşleriniz