Sex Hikayeleri

1 ay önce - Admin Ekledi - 516 Kez Okundu

ÇarÅŸaflı Nazmiye – Seks Hikayeleri

ÇarÅŸaflı Nazmiye – Seks Hikayeleri

Üniversiteyi Yozgat’ta okuduktan sonra iÅŸ bulmuÅŸ ve İstanbul’a hemen dönmemiÅŸtim. Özel bir ÅŸirkette hesap kitap iÅŸlerinden anlayan biri olarak her iÅŸe koÅŸuyordum. Çok kazanmıyordum ama kira ve diÄŸer masraflarımın üstüne biraz para kalıyordu yine de. İstanbul’daki baba mirası evden de kira geliyordu. Niyetim burada biraz para biriktirip İstanbul’a dönmek ve orada bir iÅŸ bulmaktı. Ki birkaç yılın sonunda elimde yeterince para olmuÅŸtu.

GidiÅŸ tarihimden iki hafta önce iÅŸimden ayrıldım, tanıdıklarımla vedalaÅŸtım. Hem toparlanmak hem de yoÄŸun iÅŸ hayatından sonra ve daha yoÄŸun olacak iÅŸ arama sürecinden önce birazcık dinlenmek istiyordum. İstanbul’da bu kadar rahat olamayacaktım. Üniversite sonrası yaklaşık beÅŸ yılımın geçtiÄŸi bu ÅŸehirde pek kadın yüzü görememiÅŸtim. Ne sevgili edinebilmiÅŸtim ne de eskort çağırabilmiÅŸtim çünkü bunlar duyulsa evden atılırdım. Böylesi tutucu bir ÅŸehirde bir yabancı olarak zaten göze batıyordum yeterince. O yüzden internette pørnø sitelere girip filmler izleyip sık sık 31 çekerdim ve her daim azgın olurdum.

O haftanın başında kapım çalındı, gelen üst katımda oturan Nazmiye Hanımdı. Karı koca oldukça tutucu, muhafazakar insanlardı. Kocası takkeli şalvarlı bir tipti. Nazmiye Hanım da her daim çarşaflı bir kadındı. Burada oturduğum onca yıl doğru düzgün selam bile vermemişlerdi bana. Oysa şimdi tek başına karşımda duruyordu Nazmiye Hanım. Siyah çarşafının yüzünü örten peçesinden ela gözlerinin ışıltısı sızıyordu.

Ayak üstü selamlaÅŸtık, vedalaÅŸmak niyetiyle geldiÄŸini ve aÅŸure yaptığını söyledi, içeri girme ricasında bulundu. Åžaşırmıştım ama reddedemedim, “Tabii buyurun!” dedim. Terliklerini içeri aldı, o arada siyah çarÅŸafının altından görünen çorapsız çıplak ayaklarının beyazlığı dikkatimi çekti. Geç kalkmış, daha yeni kahvaltı yapmıştım. “Çay sıcak, doldurayım mı bir tane?” diye sorunca, “Olur, nasıl isterseniz…” dedi. Tedirgindi sesi. Böyle bir kadının benim gibi bekar bir erkeÄŸin evinde ne iÅŸi vardı?

Çayını doldurup sehpanın üstüne koydum. Çorapsız ayakları uzun ve bol çarÅŸafının etekleri altında kaybolmuÅŸtu. Sadece gözleri ve çay bardağını tutan pamuk gibi beyaz eli görünüyordu. Peçesinin altını kaldırıp aÄŸzını bana göstermeden içiyordu çayını. GetirdiÄŸi aÅŸureyi masanın üstüne koymuÅŸtum. Çayını içerken, “AÅŸuremin tadına bakmayacak mısınız?” diye sordu. “Ha, kusuruma bakmayın!” diyerek bir kaşık alıp geldim.

“Geçen gün yapmıştım ama size getirmeyi akıl edemedim, kusuruma bakmayın…” dedi kabahatli gibi. “Ne demek!” dedim. AÅŸuresi çok güzeldi, içindeki yoÄŸun ÅŸeker ve kuruyemiÅŸler o anki heyecanımı ve azgınlığımı tavana vurdurdu. Bu hemen hemen benimle yaşıt ve niyeti belli olmayan mütedeyyin kadının mahreminde olmak, sarhoÅŸ edici bir histi. Utangaç bir ÅŸekilde yere, saÄŸa sola bakınıyordu. BoÅŸ boÅŸ konuÅŸmaya çalıştık bir süre. “Kızımı hatırlıyor musunuz?” diye sordu daha sonra.

“Şöyle böyle, başınız saÄŸ olsun tekrardan. Neyi vardı?” diye sordum. “Kalp. Daha önce de bir kızımız aynı sebepten vefat etmiÅŸti. Arada da birkaç kere düşük yaptım.” dedi. Åžaşırmıştım bana bunları söylemesine. “Size bu anıları hatırlattığım için özür dilerim!” dedim. “Özür dilemenize gerek yok… Kocam Mücahit’le amca çocuklarıyız. KeÅŸke evlenmeseydik diyorum arada bir. Ama en baÅŸtan beri böyle olmak zorundaydı, onu da biliyorum…” dedi.

Anlaşılmıştı olay. Akraba evliliÄŸi sonucu çocukları hasta doÄŸuyor ya da düşük yapıyordu. “Ve ÅŸimdi bir çocuk daha yapmak istiyor, ama belli ki o çocuk da hasta doÄŸacak. Ben istemiyorum. Ama artık dayanacak gücüm kalmadı. Tehdit etmeye baÅŸladı beni… EÄŸer kabul etmezsem ve hamile kalamazsam beni boÅŸayıp kız kardeÅŸimle evleneceÄŸini söylüyor. Bizde adet böyledir… Bizde dul kadınların hiçbir hakkı olmaz, annem babam, abilerim kabul etmez beni, eve dönsem de almazlar. Gidecek bir yerim de yok, çaresiz kaldım…” dedi. Başını eÄŸmiÅŸ, gözleri halıda geziniyordu bunları söylerken.

“Çok büyük bir acı gerçekten… Sizin için üzüldüm. Ama bunun benimle ne ilgisi var?” diye sordum. Aynı ÅŸekilde başını hiç kaldırmadan konuÅŸmaya baÅŸladı: “Halit aÄŸabey… Bu umutsuzluÄŸa, çaresizliÄŸe dayanamıyorum artık… Siz hem kocama benziyorsunuz, hem bekarsınız, hem de erkekliÄŸiniz yerinde gibi. En önemlisi de artık buralara bir daha uÄŸramayacaksınız… Kurban olayım beni hamile bırakın, tek kurtuluÅŸum bu… Hem beni hem gelecekteki çocuÄŸumu hem de kardeÅŸimi kurtarırsınız. Kız kardeÅŸim daha 18 bile olmadı. Hem Mücahit onunla evlense benim yaÅŸadıklarım onun da başına gelecektir. Onun da hayatı mahvolacak…” dedi.

Çok tuhaf bir teklifti bu, ÅŸaka gibiydi sanki ama kadının çekingenliÄŸi ve ciddiyeti her hareketinden anlaşılıyordu. ÅžaÅŸkına dönmüştüm. “Pardon, yanlış mı anladım acaba? Åžey, nasıl yani? Siz benimle iliÅŸkiye girmek mi istiyorsunuz, benden çocuk mu yapmak istiyorsunuz?” diye sordum kekeleyerek.

“Evet, baÅŸka çarem kalmadı. Kocamdan hamile kalmak istemiyorum. Akrabayız sonuçta, bunu deÄŸiÅŸtiremeyiz. Kaç zamandır bana elini sürmek istediÄŸinde kaçıyorum, istemediÄŸimi söylüyorum. Birkaç kere bunun için dövdü beni ama yediÄŸim dayakta deÄŸilim ben. Hasta bir çocuk doÄŸurmak istemiyorum. SaÄŸlıklı bir bebek için her ÅŸeyimi vermeye razıyım. Çaresiz olsam böyle bir ÅŸeye baÅŸvurur muydum hiç?” dedi.

Acaba benimle dalga mı geçiyordu Nazmiye Hanım, yoksa giderayak bana bir oyun mu oynamaya kalkmıştı. Bunu söylediÄŸimde başını kaldırıp baktı, titreyen sesiyle, “Ben çaresiz bir kadın olarak sizden yardım istemeye gelmiÅŸtim sadece. İyi niyetinize sığınarak bunları söyledim size. Dalga geçmek ya da oyun oynamak gibi bir niyetim neden olsun. EÄŸer istemiyorsanız giderim!” dedi ve kalkmaya niyetlendi. “Lütfen oturun, lütfen. Kabul edersiniz ki bu normal bir ÅŸey deÄŸil. Yani beni de mazur görün…” dediÄŸimde, “Normal olmadığını elbette biliyorum!” dedi.

Suskunca teklifini düşündüm, bir yanda bu işin ne kadar ahlaksızca olduğu, kocasının olanları anlama riski, doğacak öz çocuğumu bu insanlara emanet etme zorunluluğu vardı. Diğer yanda ise kadının acılı hali, ailesinin ve kız kardeşinin geleceği ve bu çöl gibi şehirde parayla satın alınmamış, kocasından başka el değmemiş bir kadına sahip olma şansı vardı. Nazmiye Hanım gibi bir kadına hayatım boyunca bir daha dokunmam bile mümkün olmayacaktı.

“Emin misiniz?” diye sordum. Cevabı kesindi: “Eminim. Bunu çok uzun süredir düşünüyordum. Sadece kiminle yapabileceÄŸimi bilmiyordum. Kafamda baba adayları vardı ama hepsi de kocamın tanıdığı insanlardı. Öyle bir ÅŸeyi onlarla yapmam mümkün deÄŸildi. En son etraftan sizin buradan gideceÄŸinizi duyunca aklıma girdiniz. Sizden daha iyi bir aday bulamayacağımı anladım. İşleyeceÄŸim günahın farkındayım ama böyle bir ÅŸansı kaçırırsam sonraki çocuÄŸum veya bacım bunu öbür tarafta benden sorar diye korkuyorum…” dedi. KonuÅŸması bittiÄŸinde sesi aÄŸlamaklı bir haldeydi, belki de aÄŸlıyordu gözlerini iyice yere eÄŸdiÄŸinden göremiyordum.

Bir süre daha düşünüp durdum. Nasıl bir şeydi bu istediği? Onca yıldır burada oturuyordum ama sadece birkaç kez görmüştük birbirimizi. Ve sadece birkaç kez gördüğü bir adamdan çocuk yapmak istiyordu Nazmiye Hanım. Yaşadıkları gözünü karartmış ve bu kararı almasına sebep olmuştu. İşleyeceği günahın bedelini ödemeye razıydı.

Başını kaldırınca gözlerindeki yaÅŸları gördüm. Eliyle onları silerken vereceÄŸim cevabı bekliyor, merakla bakıyordu. İçimden (Ne olacaksa olsun!) dedim, daha fazla uzun uzadıya düşünmedim. Başımı salladım kabul ettiÄŸimi gösterir ÅŸekilde. AÄŸlayan gözleri ÅŸimdi mutlulukla parladı, “Allah razı olsun!” dedi titreyen sesiyle.

“Peki nasıl olacak, nasıl yapalım?” diye sordum. Kafamda hayaller kurmuÅŸtum bunu sorarken. Nazmiye Hanımı yataÄŸa atıp çatır çatır sikeceÄŸimi sanmıştım, ama kadın planını önceden hazırlamıştı. Yatak odama gidecekti, orada soyunacaktı, yataÄŸa uzanıp beni bekleyecekti. Ben dışarıda 31 çekecektim, tam boÅŸalacağım sırada odaya girip içine boÅŸalacaktım.

Nazmiye Hanım odaya girdikten sonra heyecanım tavan yaptı. Kalbimin ÅŸiddetli atışlarını duyuyordum. Birkaç dakika sonra yarağımı çıkardım ve 31 çekmeye baÅŸladım, soyunmamıştım. Kapının önündeydim. BoÅŸalmaya yaklaÅŸmıştım artık. Kapıya vurdum, “Gir!” sesini duydum.

Odaya girdim, yatağın üstünde yatıyordu Nazmiye Hanım. Perdeler çekiliydi. Vücudunu benim kalınca koyu renkli battaniyem örtüyordu. Çarşafını çıkartmış, köşeye koymuştu, ama başına siyah renkli, bereye benzeyen bir bone takmıştı. Bonenin arkasından saçının topuzu fark ediliyordu. İlk kez gördüğüm oval yüzünün şekli çok hoştu. Bembeyaz teni pürüzsüzdü, çarşaflı olsa da bakımlıydı. Uzun siyah kirpikleri, kalın ve biçimli kaşları vardı. Büyük ela gözleriyle korkarak bakıyordu.

Pantolonumu ve külotumu çıkarttım. Yatağın ucuna geçtim, bu sefer gözlerini benden kaçırmaya başladı. Yarağımı görmek istemediği belliydi, ki benim de özellikle göstermek gibi bir niyetim yoktu. Battaniyeyi yavaş yavaş kaldırmaya başladım. Yılda belki de en fazla 4-5 gün güneş gören ayakları, bilekleri ve bacakları mermer gibiydi. Kılsız, tüysüz, tertemizdi.

Battaniyeyi kaldırmaya devam ederken, “Bu kadar gördüğün yeter… BaÅŸla ÅŸu iÅŸe artık!” dedi. Yutkundum. Dizlerinin üstünde kalıyordu battaniyenin alt sınırı. Ellerimle iki tarafa doÄŸru açtım bacaklarını. Bu hareketim battaniyeyi biraz daha ittirmiÅŸti, öyle ki artık yatağın sert yüzeyinden taÅŸan kalçalarını ve tamamen tıraÅŸlı kasıklarını ve arada kalan amını görebiliyordum. En ufak bir tüy bile yoktu vücudunda.

Bacaklarını dizlerinden bükerek iki yana açtı. Ancak battaniyeyi daha fazla açmamaya dikkat ediyordu. BoÅŸalmak üzere olan yarağımı amının üzerine getirdim, kılsız tıraÅŸlı amına aÅŸağı yukarı sürttürmeye baÅŸladım. Hiç ıslanmamıştı Nazmiye’nin amı ve aynı zamanda gereksiz yere titriyordu. Kendini kasıyordu fazlasıyla. Birkaç kez denedim ama olmadı. Giremiyordum, vajinismus gibi bir ÅŸey olmuÅŸtu. “Rahatla lütfen, yoksa bu iÅŸi iyice zorlaÅŸtıracaksın!” dedim.

AÄŸlamaklıydı sesi. “Sen tecrübeli deÄŸil misin, bunun özel yöntemleri varmış! Yaparsın!” dedi. “Peki ama sonra namusumu iki paralık ettin diye zırlamak yok, ona göre!” dediÄŸimde, “Yok!” diyerek karşılık verdi. O zaman amını parmaklamaya baÅŸladım. Dikkatlice, nazikçe ve de onu ürkütmemeye çalışarak okÅŸuyordum. Zamanla kasılmaları azaldı ve yavaÅŸ yavaÅŸ açılmaya baÅŸladı amının pembe dudakları. Sonra da ıslaklık hissettim parmaklarımda. Baktığımda gözleri kapalı halde başını geliÅŸigüzel salladığını gördüm. Daha derin nefes alabilmek için dudaklarını ayırmıştı, Nazmiye zevk alıyordu.

Åžeytan o an aklıma girdi, orgazm edene kadar Nazmiye’yi parmaklayacaktım. Amının ince dudaklarını okÅŸuyor, minik bızırına baÅŸparmağımla bastırıyordum. Amını avuçlamıştım. Orta parmağım ise amının üzerinde gidip geliyordu, içine sokmakla sokmamak arasında kararsız kalmıştım. Bu arada Nazmiye kıpkırmızı olmuÅŸtu, beyaz yüzü terlemiÅŸ, kendini kaybetmiÅŸti. “Tekrar dene! OlmuÅŸtur artık. Kocamla bile bu kadar gevÅŸemiÅŸ hissetmiyordum!” dedi.

Sözleri üzerine dizlerimin üzerinde doÄŸruldum. Onun amı gibi benim de yarağımın kafasından zevk sıvıları gelmiÅŸti. Ancak Nazmiye’nin amı ile uÄŸraşınca boÅŸalmanın eÅŸiÄŸine geldiÄŸim halde baÅŸlangıca dönmüştüm. Bir süre iniÅŸe geçmiÅŸ yarağımı kaldırmak için okÅŸayıp sıvazladım. Sonunda sert bir sopa gibi olduÄŸunda yavaşça bacaklarının arasına yerleÅŸip yeniden amının üzerine sürttüm kısa bir süre. Amının üzerinde git gel yaparken dudaklarının yarağımın kafasındaki dokunuÅŸlarını hissediyordum. Ancak Nazmiye sabırsızdı. “Sok artık ÅŸunu, uzatma!” dedi otoriter bir ses tonuyla.

“Tamam!” diyerek bastırmaya baÅŸladım. Amı yavaşça içine almaya baÅŸladı yarağımı. Evet, rahatça girmiÅŸtim. Yarağımı çepeçevre sarmalamıştı amının etten duvarları. Onca yıllık evli ve iki çocuk doÄŸurmuÅŸ bir kadın için amı oldukça dardı. Bu da yaÅŸadığım heyecanı ve aldığım zevki katlıyordu. Git gel yapmaya baÅŸladım amında. Amı ıslanmıştı ve aynı zamanda içine köz atılmış bir fırın gibi yanıyordu.

Kalın battaniye halen üzerindeydi, altında kalmış ve onu üstünden atmaya niyeti yok gibiydi. Ellerimle vücudunun yanından yataÄŸa bastırmıştım. Ancak ona daha fazla dokunmak, ellerimle vücudunu, etini hissetmek istiyordum. Ellerimi alta atıp beyaz dolgun kalçalarını kavradığımda, “Yapma…” dedi titreyen dudaklarıyla. Ancak onu dinlemedim ve parmaklarımı etine bastırdım. Bu sırada acı bir inilti çıktı dudaklarından. Amındaki yarağım sanki jiletle kesiliyormuÅŸ gibi bir sızı hissettim. “YavaÅŸ, sakin ol, kendini kasma!” dediÄŸimde, “Çok acıdı, çıkart lütfen!” dedi.

Yavaşça kendimi geri çektim ve yarağımı çıkardım amından. İçinde olduÄŸu durum ve yaÅŸadıkları, hissettikleri sonucu vajinismus olmuÅŸtu Nazmiye, kendini kasıyor, sıkıyordu. Tekrar denemek istedim, yarağımın kafasını tutup bastırdım amına ama nafile. Etten bir duvara dönüşmüştü amının giriÅŸi. “Rahatla lütfen, sakin ol, kendini kasma, böyle yaparsan olmaz bu iÅŸ!” dediÄŸimde, “Kolaysa sen rahatla, neler hissediyorum biliyor musun?” dedi. Dudakları titriyordu bunları söylerken. “Olmayacak, biliyordum olmayacağını!” dedi, aÄŸlamaya baÅŸlamıştı.

“Tamam, bak yeniden deneyelim, sakin ol, kendini bana bırak, hiçbir ÅŸey düşünme!” dedim sakinleÅŸtirici bir tonla. Böyle bir noktaya geldikten sonra geri dönmeye niyetim yoktu. Kalkıp gitmesine izin veremezdim. Yeniden amını parmaklamaya baÅŸladım. BaÅŸparmağımla ovalıyordum. Bir süre o ÅŸekilde devam ettikten sonra bu kez orta parmağımı yavaşça sokmaya baÅŸladım. İlk boÄŸumuna kadar içine girdi ama bastırdığım halde daha ileri gitmesine izin vermiyordu amı.

Fısıltılı bir sesle, “Tamam, sakin ol, bacaklarını biraz daha aç, kendini bana bırak!” dedim. Ona güven vermeye çalışıyordum. Nazmiye dediÄŸimi yapıp bacaklarını daha da ayırdı. Battaniye karnından yukarısını görmeme izin vermiyordu. Bembeyaz kalçalarının ortasında biraz kararmış görünen ama tıraÅŸlı kasıklarını okÅŸadım bir süre. Yeniden parmağımı amına sokmadan önce daha da rahatlamasını istiyordum. Bu arada amının hemen altındaki göt deliÄŸi de görünüyordu. Amı bu kadar darsa götü kim bilir nasıldır diye düşünmeden edemedim.

Pembe am dudaklarını parmak uçlarımın arasına aldım. Hafifçe sıkarken ıkınmayı andıran bir ses çıkardı Nazmiye. Bızırını okÅŸadım daha sonra. Ikınmaları biraz daha artar gibi oldu. “Tamam, bak böyle iyi gidiyor, sakin ol!” dedim ve orta parmağımı yavaşça soktum amına. İlk boÄŸumundan sonra bu kez parmağım daha derinlere girmeye baÅŸladı. YavaÅŸ yavaÅŸ açılıp geniÅŸliyordu amı. Sımsıcaktı içi ve parmağımı yakmaya baÅŸlamıştı. İçinde yavaşça git gel yapıyordum parmağımla ve saÄŸa sola çeviriyordum. Dibine kadar içindeydi. Amının darlığını hissediyordum. Ara ara içinde bir delik açılıp kapanıyordu sanki, parmağım bir noktada duruyor ilerisine gidemiyordu ama bastırınca dibine kadar yerleÅŸiyordu amına.

Bütün bunlar olurken yarağım sertleÅŸmiÅŸ halde zonklamaya baÅŸlamıştı. Artık amına girip boÅŸalmam gerekiyordu yoksa olduÄŸum yerde dışarıya boÅŸalacaktım, kendimi daha fazla kontrol edip tutacak halim kalmamıştı. “Tamam, ÅŸimdi içine girecem, sakin ol, derin derin nefes alıp ver gerekirse, bir ÅŸey düşünme, aklını boÅŸ bırak!” dediÄŸimde, “Tamam!” dedi usulca.

Dizlerimin üzerindeydim yeniden. Yuvarlak dizlerinden tuttum Nazmiye’nin. Bir elimle yataktan destek alırken diÄŸeriyle yarağımı tuttum ve amına bastırdım. Kafası yavaşça gözden kaybolurken Nazmiye başını geriye attı, gözleri kapalı haldeydi, dudaklarını sımsıkı kapatıp açıyordu. Bastırdıkça daha da girmeye baÅŸlamıştı içine. Açılıp kapanan delik bu kez yarağımın önüne gelmiÅŸti. Daracık amı yarağımı sımsıkı sarmıştı yine. “Sakin ol, kendini bırak!” demek zorunda kaldım. Nazmiye o ara üstündeki battaniyeyi kenara çeker gibi oldu, altındaki beyaz ince askılı atletiyle sutyeni göründü.

Bastırmaya devam ettikçe delik de açıldı ve yarağım tamamen amına girdi. O an derin bir zevk iniltisi boÅŸalıverdi dudaklarımın arasından. Harika bir duyguydu bu. “Ohh… Çok güzelsin Nazmiye. Kocan hiç amını dolduramamış, bunca yıldır evlisin, amının bu kadar dar olması çok garip!” dedim. “Sus, öyle konuÅŸup da beni daha kötü hissettirme! GirebileceÄŸin kadar derine gir, boÅŸa gitmesin döllerin!” diyordu, sesi yükselmiÅŸti bu sırada.

Böylesi dar bir amın içinde onca zamandır da kadın yüzü görmeyince boÅŸalmam gecikmedi. Birkaç kez sertçe yüklendim amına. “Ihhh, ahhh!” diyerek gözleri kapalı halde başını saÄŸa sola sallarken boÅŸalmaya baÅŸladım. Sanki sadece döllerim deÄŸil vücudumdaki tüm sıvılar oluk oluk amına akıyordu. YoÄŸun bir sıcaklık hissettim yarağımda, aynı zamanda gıdıklanır gibi oluyordum.

Amından çıktım, doÄŸruldum ve sırtımı dönerek oturdum yatakta. Çok zorlanmamıştım ama yine de yorulmuÅŸtum. Bir süre sessizce kaldık, yarağım iniÅŸe geçerken üstüne bulaÅŸan döllere baktım. Nazmiye’nin amını sulamış, tohumumu ekmiÅŸtim. Yakında bu tohum filizlenmeye baÅŸlayacak ve yaklaşık 9 ay 10 gün sonra meyvesini verecekti. Kocasının hastalıklı dölündense benim saÄŸlam dölümü tercih etmiÅŸti Nazmiye. Kitaplarda okuduÄŸum, belgesellerde izlediÄŸim diÅŸi hayvanların çiftleÅŸmek için erkek hayvanlarda aradığı özellikleri Nazmiye de aramış ve bende bulmuÅŸtu.

Başımı geriye çevirip ona baktığımda iki elini kaldırmış mırıldanarak dua ettiÄŸini gördüm. Gözleri yine kapalıydı. ÇocuÄŸunun olması için yaptığı dua biterken gözlerini açıp bana baktı. “Sence olmuÅŸ mudur?” diye sordu. “Bilmem, olmuÅŸtur herhalde…” dedim. Ancak Nazmiye benim gibi düşünmüyordu. Sanki hesap kitap yapıyormuÅŸ gibi parmaklarını saydı bir süre. “Benim hesabıma göre daha yapmamız gerek…” dedi. Sonra da, “Yeniden yapalım!” diye ekledi.

İkinci bir sikiÅŸme için biraz zamana ihtiyacım vardı. “Biraz daha bekleyelim, hem vücudum bu süre içinde biraz daha döl üretmiÅŸ olur!” dediÄŸimde, “Öyle mi oluyor?” dedi gözlerini kocaman açarak. “Öyle, daha yeni boÅŸaldım, akan aktı, gidenlerin yerine yenilerinin gelmesi zaman alacak!” dedim. Yıllar önce bir dergide okumuÅŸtum bununla ilgili bir makale. Gerçek olup olmadığını bile bilmiyordum ancak Nazmiye inandı sözlerime.

Kolundaki ince deri kayışlı saate baktı. Bembeyaz ve kıldan, tüyden arınmış kolu açığa çıktı. “Saat ÅŸimdi 1, ben iki saat sonra gelsem olur mu?” diye sordu. “Olur!” dediÄŸimde, “Tamam o zaman. Hem ben de gusül abdesti alıp namazımı kılmış olurum…” diyerek benden odadan çıkmamı istedi. Yerdeki külotumla pantolonumu giyinip çıktım odadan.

Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Nazmiye yeniden siyah çarÅŸafının içindeydi. Ela gözleri mutlulukla parlıyordu. “Allah razı olsun!” diyerek daire kapısının deliÄŸinden dışarı baktı. Merdivenlerde kimsenin olmadığını görünce de terliklerini giyip çıktı.

O gittiÄŸinde yaÅŸadığım neydi böyle diye sordum kendime. Düş müydü, hayal miydi? Nazmiye gibi tutucu, çarÅŸaflı bir kadını sikmiÅŸtim. Yabancı bir erkekle asansöre binmeyen kadın yatağıma girmiÅŸ, yarağımın tadına bakmıştı. İşten eve evden iÅŸe gidip gelen kendi halinde mazbut bir hayatım olmuÅŸtu burada. Çalıştığım iÅŸyerinde bile beni çoÄŸu zaman kendilerinden biri gibi görmemiÅŸti insanlar. Arada bir alkol aldığım için dışlandığım olmuÅŸtu. Beni marjinal biri gibi görmüşlerdi. Ama Nazmiye’nin marjinalliÄŸi karşısında aÄŸzım açık kalmıştı.

Bir sigara yaktım. Uzun zaman sonra sikiÅŸ sonrası zevk sigarası içiyordum. Ve Nazmiye sayesinde kim bilir daha kaç tane içecektim…

Hikaye hakkında görüşleriniz