Sex Hikayeleri

3 ay önce - Admin Ekledi - 105 Kez Okundu

Abilerim Bana Seks Yapmayı Öğretti

Abilerim Bana Seks Yapmayı Öğretti

Annem ve babam boÅŸandıklarında, ben daha 2 yaşındaymışım. Ben annemin yanında kaldım. Babam inÅŸaat mühendisidir ve daha boÅŸanmalarının üstünden 1 ay geçmeden yurtdışına çalışmaya gitmiÅŸ. Ogün bugündür de sürekli yurtdışında çalışır. Nadiren Türkiye’ye geldiÄŸinde kısa sürelerle görüşürdük. Hayatımda o kadar az yer alıyordu ki, özleyecek kadar bile tanımıyordum onu. Yine de her ay düzenli olarak arkadaÅŸlarımın aldığının 3-4 katı kadar para göndermeyi ve özel günlerde hediye için ekstra para göndermeyi asla ihmal etmiyordu. Sanırım onun sevgisini gösterme ÅŸekli de bu ÅŸekildeydi.

Annemle aramız hep çok iyi olmuştur. Annemin bana olan sevgisi ve yaklaşımı sayesinde, boşanmış ailelerin çocuklarının yaşadığı sorunları hiçbir zaman yaşamadım. Annem, çok başarılı ve aranan bir plastik cerrahtır. Anneme öyle hayrandım ki, okul hayatım başlar başlamaz, onun gibi bir doktor olabilmek için kendimi derslere gömmüştüm resmen. Zaten hiçbir zaman çok güzel bir çocuk olmamıştım. Daha 8 yaşındayken dişlerime o iğrenç teller takılmıştı. Saçlarım ise arkadaşlarımınki gibi düz yada sadece hafif dalgalı değil, tam anlamıyla kıvır kıvırdı. Saç rengim siyaha yakın olsada, tenim peynir gibiydi ve en ufak bir şeyde o kadar kızarıyordum ki, kimseden bir şey saklamama imkan yoktu. Tek güzel denebilecek yanım, babamdan aldığım koyu mavi gözlerimdi. Ne yazık ki kitaplara olan aşırı düşkünlüğüm sayesinde, daha 13 yaşımda şişedibi gibi gözlükler takmaya başlamıştım bile. Görünüşümdeki bu içler acısı durum ve annem gibi başarılı bir bilim kadını olma isteğim ile daha o yaşımda, yaşıtım kızlarla aramda uçurum kadar farklar oluşmaya başlamıştı. Onlar ilk sevgililerini edinmiş, yavaş yavaş cinselliklerini keşfetmeye başlamışken, ben deli gibi lise giriş sınavlarına çalışıyordum. Sonuç olarak, çok iyi bir fen lisesini birincilikle kazanmıştım.

Bu arada annem çalıştığı hastaneye yeni tayin olan başhekimle birlikte olmaya başlamış ve o yaz evlenme kararı almışlardı. Kerim amca 45 yaşında, yani annemden 4 yaş büyüktü. O da daha önce bir kez evlenmiş ve o evliliğinden üniversitede okuyan ikiz oğulları vardı. Annemin evliliği ve benim yeni okuluma başlamamla, yavaş yavaş hayatımın seyri de değişmeye başlamıştı. Okuduğum okulun kuralları gereği yatılı okumak zorundaydım. Başlarda her haftasonu anemi görmek için eve gidiyordum, ama dersler ağırlaşmaya başladıkça, git gide daha az gider olmuştum.

Yaz tatilinde, annemle her sene yaptığımız gibi KuÅŸadası’ndaki evimize tatile gitmiÅŸtik. Kerim amca da önce kendi oÄŸullarıyla Marmaris’te tatil yapmış, sonra da bir haftalığına bize katılmıştı. Tatil dönüşü dişçi kontrolümde sonunda o tellerden kurtulacağımı öğrenmek bana müthiÅŸ bir hediye olmuÅŸtu. Böylece lisedeki ikinci yılıma tellerim olmadan baÅŸlamıştım. Bu arada ben her ne kadar o zamanlar hiç farkında olmasam da, ergenlik bana yaramış, resmen çirkin ördek yavrusundan kuÄŸuya dönüşmeye baÅŸlamıştım. Artık tellerin olmadığı inci gibi bembeyaz diÅŸlerim vardı. Bütün arkadaÅŸlarımın aksine bir tane bile ergenlik sivilcem yoktu. Küçükken peynire benzettiÄŸim soluk tenim, ÅŸimdi belirginleÅŸmeye baÅŸlayan göğüslerim ve yavaÅŸ yavaÅŸ güzelliÄŸi ortaya çıkan popomla birleÅŸince, gözlere bayram yaptıracak bir görüntü ortaya çıkartır olmuÅŸtu. Saçlarımın kıvır kıvır hali ise, uzayıp sırtıma doÄŸru döküldükçe parıl parıl parlayarak, her yerde gözleri üzerime toplar olmuÅŸtu. Artık okul dışında ve ders çalışmadığım zamanlarda da gözlüklerimi takmıyor, onun yerine lenslerimi kullanıyordum. Sonuç olarak, 16 yaşımı doldurduÄŸum yaz, bana bakan erkeklerin yanında güvende olamayacak kadar sexy bir çıtıra dönüştüğümden habersizdim.

Ertesi yaz da yine annemle birlikte yazlığa gitmiştik. Tatilimiz çok güzel geçiyor, anne kız birlikte çok eğleniyorduk. Bir gün öğleden sonra, annem yan komşumuz Selime teyzelere geçmiş, ben de arka bahçemizde, havuzun kenarında, şemsiyenin altında uyukluyordum. Site çok iyi korunduğu ve güvenlik şifresini bilmeyen kimsenin eve giremeyeceğini bildiğimden, bikinimin üstünü çıkarmıştım. Sadece küçücük turkuaz renkli bikini altımla, sere serpe yatmış, MP3-Çalarımdan müzik dinliyordum. Bir an garip bir hisle gözlerimi açmamla, yerimden sıçramam bir oldu. Karşımda iki tane adam, gözlerini dikmiş, yiyecek gibi bana bakıyorlardı. Şokun etkisi birkaç saniye sürmüş, öylece karşımda duran bu iki devasa adama bakakalmıştım. Neden sonra, yarı çıplak olduğumu hatırlayarak, yanımdaki Pareomu alıp, üzerime geçirdim. Pareo yere kadar uzanan bir yelek şeklindeydi ve ne yazık ki beyaz şeffaf kumaş vücudumu gizlemekten ziyade, çok daha da sexy görünmesini sağlıyordu. Ancak ben bunu anlayabilecek kadar cinsel konularda aydınlanmış değildim henüz.

Adamlardan, kaşında Piercing olanı, öne bir adım atıp, “Görmeyeli küçük kız kardeÅŸimize neler olmuÅŸ böyle!” diyerek beni kucakladı. Kollarının arasında resmen ilkokul çocuÄŸu gibi kalmıştım. Sert vücudu ve karnıma deÄŸen çok daha sert bir çıkıntı beni sersemletmiÅŸ, daha bir cevap veremeden, adamlardan diÄŸeri, daha efendi görünümlü olan, onun yerini almış, beni kendi sertliÄŸine bastırarak kucaklamıştı bile. Sanki özellikle önlerindeki sertliÄŸi hissetmemi ister gibiydiler. Üvey abilerimi (Evet, UlaÅŸ ve Burak üvey abilerimdi ve annemle babaları evlendiÄŸinden beri en fazla 3 veya 4 kez görmüştüm onları.) karşımda görmeyi beklemediÄŸim gibi, böyle sıcak bir merhabalaÅŸmayı hiç beklemiyordum.

İkisi de oldukça yakışıklı, boylu poslu ve oldukça yapılı erkeklerdi. Kerim amcanın anlattıklarından aklımda kaldığı kadarıyla, asla sevgili sıkıntısı çekmediklerini biliyordum. UlaÅŸ fotoÄŸrafçılık okumuÅŸ ve ÅŸimdi de ünlü bir moda dergisinde çalışmaya baÅŸlamıştı. Burak ise mimarlık okumuÅŸ ve bir arkadaşıyla birlikte kendi ofislerini açmışlardı. Bizimle hiçbir zaman KuÅŸadası’na gelmedikleri için, burada olmalarına çok ÅŸaşırmıştım. “Sizin burada ne iÅŸiniz var?” diye sordum. Burak yüzünde hiç inandırıcı olmayan sahte bir üzüntü ifadesiyle, “Yoksa minik kardeÅŸimiz bizi gördüğüne sevinmedi mi?” diyerek takıldı bana. Yüzündeki ifade o kadar komik duruyordu ki, kendimi tutamayıp güldüm ve “Neden sevinmeyim, sevindim tabi! Ama ÅŸaşırdım, siz hiç gelmezdiniz de bizimle tatile, o yüzden!” diye geveledim.

UlaÅŸ, “Babamın ısrarlarına çok daha önce boyun eÄŸmeliydik!” diye mırıldandı. Ben ne demek istediÄŸini sormak için dönüyordum ki, Burak, “Abiye hoÅŸ geldin öpücüğü yok mu?” diyerek beni kucakladı ve dudaklarımdan öpmeye baÅŸladı. ÅžaÅŸkınlıktan hiçbir tepki verememiÅŸ, öylece kalakalmıştım. Ben beynimi toplamaya çalışırken, birden bir kucaktan diÄŸer kucaÄŸa geçmiÅŸ, bu sefer UlaÅŸ tarafından öpülüyordum. Onların ellerinde oyuncak bebekten farksızdım adeta. O kadar ufacık kalıyordum ki yanlarında, ÅŸaÅŸkınlığımı atıp çırpınmaya baÅŸladığımda hissettiklerini bile sanmıyordum. İçerden annemin ve Kerim amcanın sesleri gelmeye baÅŸladığında, UlaÅŸ halen dudaklarımdan öpüyor, Burak da sertliÄŸini arkama yaslamış, saçlarımı yana alarak resmen ensemi emiyordu. Ben bir yandan çırpınıyor, bir yandan da bacaklarımın arasında oluÅŸan sıcaklığın sebebini anlamaya çalışıyordum ki, bir anda kendimi havuzun içinde buldum.

AÄŸzımdan burnumdan sular çıkartarak kafamı sudan çıkardığımda, havuzun kenarında durmuÅŸlar, kahkahalarla bana gülüyorlardı. Sinirden elim ayağım titriyordu. O anda sinirden tüm vücudumun kıpkırmızı kesildiÄŸini adım gibi biliyordum. Tam aÄŸzıma geleni saymaya baÅŸlayacakken, annemin ve Kerim amcanın hemen arkalarında olduÄŸunu gördüm. Dilimin ucuna kadar gelen küfürleri yutarak, Kerim amcaya, “HoÅŸ geldin!” dedim ve sinirle havuzdan çıkıp, havlu arama zahmetine girmeden koÅŸa koÅŸa kendimi odama attım. Ilık bir duÅŸ alınca biraz kendime gelmiÅŸtim. DuÅŸtan çıktığımda annem geldi odama. Bir yandan saçlarımı tararken, bir yandan da Kerim amcanın da kendisinin de büyük bir aile olarak birlikte daha fazla vakit geçirmek istediklerini, iki tane abimin olmasının onu ne kadar mutlu edeceÄŸini, hiçbir zaman tek çocuk olmamı istemediÄŸini, ama ÅŸartların öyle gerektirdiÄŸini anlattı. Kerim amca da UlaÅŸ ve Burak ile aynı konuÅŸmayı yapmış ve onlar da bir kız kardeÅŸleri olması fikrinden hoÅŸlandıklarını, birlikte vakit geçirmekten memnun olacaklarını söylemiÅŸler. Sonuç olarak, annemi üzmek istemediÄŸim için ve bu yaÅŸananların muhtemelen aptalca bir eÅŸÅŸek ÅŸakasından ibaret olduÄŸuna inanmak istememden dolayı, bu olayı büyütmemeye karar verdim ve anneme hiçbir ÅŸey anlatmadım.

AkÅŸam hep birlikte şık bir restorana yemek yemeÄŸe gittik. Üzerime beyaz üzerinde sarı puantiyeleri olan straplez elbisemi giymiÅŸ, ayağıma da beyaz düz sandaletlerimi giymiÅŸtim. Elbisenin etekleri dizimden bir karış falan yukarıda bitiyor, rüzgar estikçe uçuÅŸ uçuÅŸ dalgalanıyordu. Bu elbiseyi Kerim amca doÄŸumgünü hediyesi olarak Yunanistan’dan getirmiÅŸti. O yüzden o akÅŸam özellikle onu giymek istemiÅŸtim. Ama UlaÅŸ’la Burak’ın yüzlerindeki ifadeyi görünce, geri dönüp kot pantolonumu giymek için büyük bir istek duymuÅŸtum. Yemek çok keyifli geçiyordu, UlaÅŸ da, Burak da, bir sürü komik hikaye anlatarak hepimizi eÄŸlendiriyor ve benim tedirginliÄŸim de iyice kayboluyordu.

Bir ara birinin, “Müge!” diye seslendiÄŸini duyup kafamı çevirdiÄŸimde, eskiden yanımızdaki villada oturan arkadaşım Gökhan’ı gördüm. Sevinerek kalkıp yanına gittim. Boyunun uzaması ve hafif hafif çıkmaya baÅŸlayan sakallarını saymazsak, hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸti. Eski günlerin özlemiyle sıkı sıkı sarıldık, ayak üstü biraz sohbet ettik. Ailesiyle birlikte yemek yediklerini, burdan çıkınca ortak bir arkadaşımızın çalıştığı kafeye gideceÄŸini söyleyerek, beraber gitmek isteyip istemediÄŸimi sordu. Ben de, “Olabilir, ama bir annemlere sorayım, baÅŸka planları var mı? Mesaj atarım sana!” diyerek telefonunu aldım. Masaya döndüğümde, az önceki eÄŸlenceli havadan eser yoktu. Burak da, UlaÅŸ da çıt çıkarmadan oturuyor, sinirle yemeklerini tırtıklıyorlardı. Annem ve Kerim amca ise hiçbir ÅŸeyin farkında deÄŸil, iÅŸle ilgili bir konuda konuÅŸarak yemeklerini yiyorlardı. Ben anneme, eÄŸer burdan sonra bir planları yoksa, arkadaşımla birlikte gidip gidemeyeceÄŸimi sordum. Annem, Gökhan ile çok iyi anlaÅŸtığımızı ve uzun zamandır birbirimizi görmediÄŸimizi bildiÄŸinden kabul etti. Ben de Gökhan’a mesaj atarak, yemeÄŸini bitirdiÄŸinde çıkabileceÄŸimizi söyledim.

O gece çok eÄŸlendik, tüm eski arkadaÅŸlar bir araya gelmiÅŸtik. Eve geldiÄŸimde saat neredeyse 03:00’e geliyordu. Tatil bölgesi olduÄŸu için bu saat hiç de anormal deÄŸildi aslında, ama annemler o akÅŸam erken yatmışlardı. Evde tüm ışıklar kapalı olduÄŸundan, ben de ses çıkarmamaya çalışarak odama çıktım. Odam annemin odasına çok uzaktı, çünkü yüksek sesle müzik dinlemeyi çok severdim ve o da kitap okurken, yada çalışırken rahatsız edilmek istemezdi. Sonuç olarak benim odamda top patlatsam da gürültüden rahatsız olup uyanmaları söz konusu deÄŸildi. Keyifle odama girip ışığı açmıştım ki, gülümsemem yüzümde donup kaldı. Üvey abilerim yatağıma uzanmış, beni bekliyorlardı. Üstelik üzerlerinde havuzda giydikleri ÅŸortlardan baÅŸka bir ÅŸey yoktu.

“Benim odamda ne arıyorsunuz?” diye çıkıştım, ama tek kelime etmediler, öylece bana bakıyorlardı. Ben tekrar, “Odamda ne iÅŸiniz var? Kendi odanıza gitsenize!” diye çıkıştım. Sabahki olay aklıma gelmiÅŸ, tekrar sinirlenmeye baÅŸlamıştım. UlaÅŸ, “Buraya gel küçük kardeÅŸ, konuÅŸup anlaÅŸmamız gereken bazı konular var!” diyerek bileÄŸimden tutup beni yataÄŸa, yanlarına çekti. Ben, “Ne yapıyorsun, bırak beni!” diyerek debelenirken, Burak birden dudaklarıma yapışarak, neredeyse üstüme çıktı. Artık kımıldayamıyordum, üstelik aÄŸzım da Burak’ın aÄŸzı tarafından istila edilmiÅŸti. Nefes bile alamıyordum. Nefes almaya fırsat bulduÄŸum kısacık bir an aÄŸzımı açıp tam çığlık atacakken, dilini aÄŸzımın içine sokmuÅŸ ve deli gibi öpmeye baÅŸlamıştı yeniden. Ben tekrar bacaklarımın arasında aynı sızıyı hissetmeye baÅŸlamış, ne olduÄŸunu anlamaya çalışıyordum. Islandığımı hissediyor ve bu yüzden utanıyordum. Halen takatsizce kurtulmaya çalışsam da, artık içten içe bitsin istemiyordum.

Burak dudaklarımı bırakarak, kulak mememi emmeye baÅŸlamıştı. Onun boÅŸalttığı aÄŸzımı ise anında UlaÅŸ doldurmuÅŸ, dilimi yakalamış emiyordu. Artık debelenmeyi bırakmıştım. Görüşüm bulanıklaÅŸmaya baÅŸlamış, aldığım hazla bilinçsizce inlemeye baÅŸlamıştım. Burak elbisemin yandaki fermuarını açarak aÅŸağı doÄŸru sıyırmıştı elbisemi. Göğüslerim henüz sütyen takmamı zorunlu kılacak kadar büyümediÄŸinden, elbisenin sıyrılmasıyla limon büyüklüğündeki göğüslerim ortaya çıkmıştı. Burak hiç duraksamadan kendine en yakın olan göğsümü aÄŸzına almış, aç bir çocuk gibi emmeye baÅŸlamıştı. Göğsümün tamamını aÄŸzına alıyor ve deli gibi emiyordu. Hemen sonra UlaÅŸ da dudaklarımı bırakıp, “Sabahtan beri bu anı bekliyorum!” diyerek diÄŸer göğsüme aÄŸzını dayadı. Ben zevkten çıldıracak hale gelmiÅŸ, sessiz sessiz inliyordum. Artık küçücük külotum sırılsıklam olmuÅŸtu. Amımın üstünde bir el hissettiÄŸimde, ıslaklıktan utanarak bacaklarımı sıkı sıkı kapatıp, tekrar debelenmeye baÅŸlamıştım ki, Burak, “Küçüğüm, bırak seni mutlu edelim!” diye mırıldandı. Aynı anda bir el daha bacaklarımın arasına girerken, UlaÅŸ da, “Ne olur karşı koyma artık, aklımızı kaçırmamızı mı istiyorsun?” diye mırıldandı. Dudakları boynumda ve kulak mememde geziniyordu.

O an benim için haz alma ihtiyacı öyle hayatiydi ki, daha fazla direnemedim. Bacaklarım iki yana ayrıldığı anda, bir el küçük külotumun içine girip amımı avuçlamıştı. Aynı anda elin sahibi olduğunu anladığım Ulaş inleyerek dudaklarıma yapışmıştı tekrar. Bense artık direnmek şöyle dursun, belimi kaldırarak amımı eline doğru bastırmaya çalışıyordum. Sonra ikisi de üstümden kalkıp, beni de ayağa kaldırdılar. Yüzüm aldığım hazla kızarmış, hafif terlemiştim. Elbisem belime kadar sıyrılmış, öpülmekten ve emilmekten kızarmış küçük memelerim dim dik duruyordum karşılarında. İkisi de yatağın kenarında oturmuş, aç gözlerle bana bakıyor, elleri memelerimde, belimde ve göbeğimde geziniyordu. Sonra elbiseyi yavaşça aşağıya çekerek, üzerimde sadece küçük külotumu bıraktılar. Bir süre bacaklarımı okşayıp, beni o şekilde seyrettiler, sonra yavaşça arkamı döndürdüler ve küçük ama diri götümü okşamaya başladılar külotumun üstünden. Ne yaptıklarını görmeye çalışıyordum. Külotum biraz götümün arasına sıkışmış, götümün yanakları yarı yarıya açıktaydı. Bir anda iki yanımda da iki ağzı hissetmemle zevkten neredeyse bayılacaktım. İkisi de usulca acıtmadan ısırmıştı götümün iki yanağını. Tenim iyice pembeleşmiş, her yanım cayır cayır yanıyordu. Neye ihtiyaç duyduğumu bilmesem de, o ihtiyaçla kıvranıyordum.

Sonra beni tekrar çevirip, külotumu yavaş yavaş sıyırdılar. Henüz tam olarak tüylenmemiş olsam da, o yaz başında annemle birlikte ağda yaptırmaya başlamıştım ve bebek gibi pürüzsüzdüm. Külodum çıkıp da, pürüzsüz pes pembe ve artık ıslaklıktan parlamakta olan amımı görmeleri ile, ikisi de inleyerek ellerini önlerine bastırdılar. Sanki birşeye engel olmaya çalışır gibi bir halleri vardı. Daha sonra öğrenecektim ki, o görüntüyle neredeyse heyecandan boşalacaklarmış. Benim dikkatli dikkatli ellerinin altındaki şeylere baktığımı anladıklarında, ayağa kalkıp bir çırpıda şortlarından kurtuldular. Kocaman, damarlı ve başları neredeyse morarmış yaraklarını ellerine aldıklarında, biran için öyle korkutmuşlardı ki beni, neredeyse dönüp kaçacaktım. Ama ikisi de usulca yanıma yaklaşıp, sıvazladıkları yaraklarına dokunmam için birer elimi alıp kavramamı sağladıklarında korkum biraz azalmıştı. Öyle sıcak ve sertlerdi ki, onlarda da hiç tüy yoktu.

Ben yaraklarını acemice tutup, usul usul sıkarken, her ikisi de acı çeker gibi inlemiÅŸ, hemen ardından da yaraklarının başından bir iki damla sıvı akmıştı. Canlarını yaktığımı güşünüp hemen bırakıvermiÅŸtim, ama tekrar ellerimi alıp üzerlerine bastırdılar. UlaÅŸ, “Åžu halimize bak prenses, yaraklarımız dokunuÅŸun için aÄŸlıyorlar, onları böyle mi bırakacaksın?” dedi. Burak da bir yandan kendini elime bastırırken, bir yandan da acı çeker gibi, “Bizi öldür ama bu halde bırakma kardeÅŸim, senin için yanıyoruz!” dedi. Sözleri dokunuÅŸları kadar etkiliyor, bacaklarımın arasından ılık ılık akan ıslaklığımı hissediyordum. Bu durum artık beni utandırmıyordu, ama amımdaki bu yangını nasıl söndüreceÄŸimi bilemiyordum. Tereddütle yaraklarından ellerimi çekip, elimi amıma götürerek bastırdım ve utanarak, “Akıyor, durduramıyorum, hem de sızlıyor!” dedim. İhtiyaçtan aÄŸlamaya baÅŸlamıştım ve gözlerimden akan yaÅŸları görmesinler diye başımı yere eÄŸmiÅŸtim. Ben daha cümlemi tamamlar tamamlamaz, ikisinden inlemeyle kükreme arası bir ses çıkmış ve beni yakalayıp yataÄŸa sere serpe yatırmışlardı bile.

Bir yandan tüm vücudumu yalayıp öperlerken, bir yandan da zar zor anlayabildiÄŸim ÅŸekilde bir ÅŸeyler mırıldanıyorlardı. “Bu nasıl bir güzellik! Bu nasıl bir masumiyet! Kokusu sarhoÅŸ ediyor!” diyorlardı. Sesler, eller ve ağızlar birbirine karışmış, kimin ne yaptığını algılayamaz olmuÅŸtum. Bacaklarım iki yana ayrılıp, sırıl sıklam amımı biri yalamaya ve emmeye baÅŸladığında gözümün önü kararmıştı. Resmen dünyayla baÄŸlantım kesilmiÅŸ, kasılmaya ve titremeye baÅŸlamıştım. Ama haz içimde büyüdükçe büyümüş ve tüm sinir uçlarıma yayılmıştı. Sanki nefes almayı bırakmış, sadece titriyor ve bu inanılmaz olaÄŸan üstü zevki hissetmeye odaklanmıştım. İlk algıladığım ÅŸey, iki yanımda iki kulak mememi sanki dünyanın en güzel ÅŸekerini emer gibi emen iki ağız olmuÅŸtu. Ara ara kulağıma fısıldanan kelimeleri ise duyuyor, ama anlamlarını kavrayamıyordum. Beynim tamamen iÅŸlevden çıkmıştı sanki. Sonra birden ikisi de yok olmuÅŸ ve sarsılmaya baÅŸlamıştım.

“Nefes al aÅŸkım! BebeÄŸim nefes al, geçti!” dediklerini anlamamla birlikte derin bir nefes almam da bir olmuÅŸtu. CiÄŸerlerim içime çektiÄŸim hava deÄŸil de, sanki sıvı ateÅŸmişçesine yanıyordu ve gözlerimden halen yaÅŸlar süzülüyordu. Ama az önce yaÅŸadığım haz öylesine sersemleticiydi ki, acı umurumda bile deÄŸildi o anda. EndiÅŸeyle yüzüme bakan iki çift göze dikkatle bakarak, “Az önce yıldızlara çıktım!” dedim. Ne dediÄŸimin farkında bile deÄŸildim o anda. Daha önce buna benzer bir ÅŸeyi hiç yaÅŸamamıştım. Cinsel konularda öyle tecrübesizdim ki, mastürbasyon bile yapmamıştım ve ilk deneyimimi böylesine mükemmel iki adamla birden yaÅŸamak küçük bedenime fazla gelmiÅŸti. Benim bu sözümü duyduktan sonra, önce her ikisi de gözlerinin içi parlayarak gülümsemiÅŸ, hemen ardından inleyerek yaraklarını iki yanımdan kalçalarıma bastırıp, yüzlerini boynuma gömmüşlerdi.

Tüm acemiliğime rağmen, benim az önce ihtiyaç halinde hissettiğim acıyı onların da hissettiğini anlamış ve benim mutlu olduğum gibi onlar da mutlu olsunlar istemiştim. Evet, bilim kadını olmak isteyen biri olarak, insan bedenini bildiğimi sanıyordum, ama onlara nasıl zevk vereceğim konusunda en ufak bir fikrim yoktu aslında. Erkekler söz konusu olduğunda, her zaman son derece cahil olmuştum. Şimdiyse en ihtiyacım olduğu anda ne yapacağımı bilemiyordum. Sonunda içgüdülerime güvenerek, onların bana yaptığını, ben de onlara yapmaya karar verdim. Yerimden doğrulmaya kalkınca önce itiraz ettiler, her ikisi tekrar birer mememi ağızlarına alarak, tekrar bana zevk vermeye başlamışlardı. Ama sıra bendeydi bu sefer. Onların itirazlarına kulak asmayarak doğrulup, dizlerimin üzerine oturdum. İkisi iki yanımda hafif yan dönmüş şekilde yatıyorlardı. Yaraklarının başları artık morarmaya başlamıştı. Ellerimi öne uzatıp her ikisini de kavradım ve onların yaptığını gördüğüm şekilde sıvazlamaya başladım. Önce şaşırmışlardı, sonra ne yaptığımı anlayınca birbirlerine biraz daha yaklaşarak sırtüstü yatmışlardı. İki elimle ikisini de sıvazlamaya çalışıyordum, ama öyle irilerdi ki, her iki elimin de parmakları kavuşmuyordu.

Sonra onların bana yaptığı ve benim beynimi ızgaraya çeviren hareketi hatırlayıp gülümsedim. Öne eÄŸilip, yavaşça önce birinin, sonra diÄŸerinin yarağının başını öptüm. Bu hareketim istediÄŸim sonucu vermiÅŸ, her ikisi de inleyerek yaraklarının diplerini tutup sıkmaya baÅŸlamışlardı. Neden kendilerini engellediklerini anlayamıyordum. Resmen benim yaÅŸadığım o muhteÅŸem patlamayı yaÅŸamamak için sıkıyorlardı kendilerini. Ben kaÅŸlarımı çatıp onlara bakınca, beni tutup tekrar sırtüstü yataÄŸa yatırdılar ve bu sefer dizlerinin üzerine çıkan onlar olmuÅŸtu. Başımın iki yanında dizlerini olabildiÄŸince iki yana açarak, yaraklarını dudağıma ve yüzüme sürmeye baÅŸladılar. Aynı anda, “Yala!” diye emrettiler bana. Neye uÄŸradığımı ÅŸaşırmıştım, ama dediklerini yapmak için dilimi dışarı uzattım. Bir biri, bir diÄŸeri yarağını aÄŸzıma sürtüyor, dudaklarımı zorlayarak aÄŸzımı açmamı saÄŸlıyorlardı. Sonunda istediklerini yapıp aÄŸzımı açtığımda, iri yaraklardan biri aÄŸzıma girip çıkmaya baÅŸladı. Ucundan bir iki damla sıvı akıyor, aÄŸzıma girip çıktıkça dilimin üstüne sürülüyordu. Tadını alınca, bacaklarımın arasındaki sızının tekrar dayanılmayacak noktaya geldiÄŸini hissetmeye baÅŸladım. Hevesle daha fazlasını tadabilmek için, yarak aÄŸzıma girdikçe dilimle etrafını yalamaya baÅŸladım.

Bu arada bacaklarım tekrar iki yana açılmış, biri tekrar amımı yalayıp yutmaya baÅŸlamıştı. Öylesine ıslanmıştım ki, vıcık vıcık sesleri duyabiliyordum, ama umurumda deÄŸildi o an. Sonra amımın dudakları arasında gezinen dil yavaşça deliÄŸimin içini yoklamaya baÅŸladı. Hem korkuyordum, hem de ihtiyaçla kıvranıyordum. Kaçınılmaz acının geleceÄŸini biliyordum, bu konuda okulda bir eÄŸitim almıştık, ama orda anlatılan ÅŸeylerin burada aldığım zevkle uzaktan yakından alakası yoktu. Sonunda acıyla baÅŸ etmeye karar verdim, bu hazzı istiyordum, hatta daha fazlasını istiyordum. İlk defa bu kadar yaÅŸadığımı hissediyordum. Amımdaki dudaklar uzaklaşıp, yerine daha sert bir ÅŸey sürtünmeye baÅŸladığı zaman, o anın geldiÄŸini anlamıştım. Aynı anda aÄŸzımdaki yarak da çıkmış, Burak tepemde, gözlerime bakarak, “BaÅŸta azıcık acıyacak prenses, ama söz, sonra yıldızların da ötesine çıkacağız seninle” dedi. Hiçbir ÅŸey söyleyemedim, sadece ‘Tamam!’ anlamında başımı salladım. Gözümden tekrar bir damla yaÅŸ süzüldü. Burak eÄŸilip dudaklarıyla gözyaşımı yakaladı ve aÄŸzını aÄŸzıma kapadı. DelirmiÅŸ gibi öpüyor, dilimi aÄŸzının içine çekip emiyordu. Zevk içinde aynı ÅŸiddetle karşılık verip, onu öpmeye baÅŸlamıştım. Öpüyor, dilini, dudaklarını emiyordum. Bu sırada UlaÅŸ’ın yarağını amımın giriÅŸine sürtüp içime girmeye hazırlandığını hissediyor, bu bekleyiÅŸ beni daha da azdırıyordu.

Sonunda dudaklarımı bir saniye için dudaklarından ayırdığımda, UlaÅŸ’a bakıp resmen yalvardım, “Ne olur sok artık!” diye. Benim aÄŸzımdan çıkan cümleyle birlikte son kontrolünü de kaybeden UlaÅŸ, yarağının başını amımdan içeri soktu. OlaÄŸanüstü hazla sırtım bükülüp inlerken, bir anda içimde birÅŸeyler parçalanırcasına keskin bir acı hissettim. İnlemem dudaklarımın arasında kalmış, acıyla nefesim kesilmiÅŸti. UlaÅŸ o anda durmuÅŸ ve içim tamamen onunla doluyken kıpırdamadan beklemeye baÅŸlamıştı. Burak da, “Åžimdi bitecek aÅŸkım, hepsi buydu, kasma kendini, nefes al, öp beni!” diyerek tekrar dudaklarıma yapışmıştı. Gerçekten de bir süre sonra acı yerini zevke bırakmaya baÅŸlamıştı. Åžimdi hareket etme ihtiyacı hissediyor, içimdeki yarağı daha fazla hissedebilmek için çırpınıyordum. Kendimi UlaÅŸ’a doÄŸru ittiÄŸimde, UlaÅŸ mesajı almış ve o da yavaÅŸ yavaÅŸ hareket etmeye baÅŸlamıştı. İçimde tekrar aynı müthiÅŸ patlamanın yaÅŸanacağını hissedebiliyordum. Gözlerim kararmaya baÅŸladığında inleyerek kendimi ona daha fazla yaklaÅŸtırmaya çalışıyordum.

Burak ise tekrar iri yarağını aÄŸzıma dayamıştı, morarmış başından sızan sıvı dudaklarıma sürülüyordu. Öyle azmıştım ki, ne yaptığımın bile bilincinde deÄŸildim. Açlıktan ölmüş gibi Burak’ın yarağına saldırmış ve deli gibi emmeye baÅŸlamıştım. Bir yandan da iki elimle birden gövdesini sarıyor, kendime daha fazla yaklaÅŸtırmaya çalışıyordum. Elim taÅŸaklarına deÄŸdiÄŸinde, avuçlayıp hafif hafif sıkarak yoÄŸurmaya baÅŸlamıştım. Tamamen içgüdüsel hareket ediyordum. Amıma girip çıkan UlaÅŸ’ın iri yarağını karnımda hissederken, aynı anda da Burak’ın yarağını kana kana emiyordum. Burak kasılarak kendini geri çektiÄŸinde, yarağının birazı aÄŸzımdan çıktı. Ben de isyanla taÅŸaklarına asılıp onu tekrar kendime çektim. Biberonuna yapışmış ve bırakmak istemeyen bebek gibiydim. Bu tadtan ayrılmak istemiyordum. Onun tadını aldıkça amımda hissettiÄŸim sızı daha da artıyordu. UlaÅŸ amıma hızlı hızlı girip çıkarken, ben artık kasıla kasıla, titreye titreye orgazm oluyordum. Tanrım, nasıl bir zevkti bu? Zevkten ölünebilseydi, o anda ölebilirdim.

Çok geçmeden UlaÅŸ yarağını taÅŸaklarına kadar amıma gömüp, döllerini ılık ılık içime akıtırken, aynı anda Burak da aÄŸzımda patlamış, döllerini boÄŸazımdan mideme yollamıştı. Kasılmalarımla birlikte, amım resmen UlaÅŸ’ın sikini saÄŸmaya ve içinde kalan ne varsa somurmaya baÅŸlamıştı. AÄŸzımla da aynını Burak’ın yarağına yapıyordum. Orgazm sarsıntılarım bitip de sonunda yeryüzüne indiÄŸimde, halen UlaÅŸ’ın yarağı amımda, Burak’ınki de aÄŸzımdaydı. Yavaşça beni incitmeden çıkarlarken, benden de son bir zevk iniltisi çıktı. İkisi de nefes nefese iki yanıma yatıp, sıkı sıkıya bana sarılmış, biri bir mememi, diÄŸeri öbür mememi avuçlamış, yüzlerini boynuma gömmüşlerdi…

Rehavetten gözlerim kapanmıştı. O halde ne kadar yattık bilmiyorum. Amımdaki tatlı sızıyı hissedip gözlerimi açtım. Åžimdi de Burak sokuyordu yarağını amıma. Aynı anda da UlaÅŸ kulak mememi emmeye baÅŸlamıştı. Boynuma acısız bir ısırık attı ve “Öyle daracık bir amın var ki, aklımı kaçıracaktım!” diyerek dudaklarıma yumuldu. Burak da amımdaki yarağıyla beni çıldırtmaya devam ederken, “Hele o aÄŸzın! Böyle bir ÅŸeyi hiç yaÅŸamamıştım. İliÄŸimi kuruttun küçüğüm! Böylesine isteyerek, zevk alarak yarağımı emen biriyle hiç karşılaÅŸmamıştım. Ölüyorum sandım bebeÄŸim, uçurdun bizi. Biz deneyimlerimizi kullanarak seni kendimize köle etmeyi planlarken, sen bizi mahvettin!” dedi. UlaÅŸ ise, “Artık senden ayrı kalmamız mümkün deÄŸil. Seni hergün hergece sikmezsek ölürüz. Sen bizimsin, anladın mı?” dedi.

Sözlerinden başım dönüyordu. Burak amımı hızlı hızlı sikerken, ben tekrar kasılmaya va sessiz çığlıklar atmaya baÅŸladım. Kaçıncıya orgazm olduÄŸumu bilmiyordum. Her biri birbirinden muazzam orgazmlar yaÅŸamıştım ve ÅŸuanda Burak’ın hızla pompalayan yarağıyla resmen iÅŸer gibi boÅŸalıyor, neye uÄŸradığımı ÅŸaşırıyordum. Burak amıma boÅŸalırken, UlaÅŸ çığlığımı dudaklarıyla engelleyip, beni derin derin öpüyordu. Burak boÅŸaldığı halde yarağını amıma halen yavaÅŸ yavaÅŸ sokup çıkartmaya devam ediyor, sanki bırakmaya dayanamıyordu. Gözlerim tekrar kapanmak üzereyken, birinin kulağıma ısrarla aynı iki cümleyi söylediÄŸini duyuyordum, ama kim olduÄŸunu ayırd edemiyordum. “Bizim olduÄŸunu söyle! Canımızın istediÄŸi zaman seni istediÄŸimiz gibi sikebileceÄŸimizi söyle!” diyordu.

Yorgunluktan uykuya dalmadan hemen önce, “Sizinim, sikin beni!” diyebildim sadece.

Hikaye hakkında görüşleriniz